
Yıldızların Merhameti
Çocukluğunun bir döneminde; evlerin üstü açık damlarında ya da balkonlarında, bakışlarını gökyüzüne dikip yıldızları seyre dalmayanımız var mıdır?
Hiç zannetmiyorum.
Yanıp sönen bu küçük noktacıklar hayal gücünüzü o kadar zorlar ki; erişilmezlik, sessizlik, umut, şamata, hayranlık ve sair duygular birbirine karışır sırt üstü gök altı sohbetlerde.
En çok da şans ile ilişkilendirilmesine bayılırım bu noktacıkların. İlle de bir dilek tutulacak, bütün hayalperestliğinizin gücü aşkına.
Yıldızlar da, dilekler de birbirinin peşi sıra kayar atmosferin boşluğuna. Tutulan dilekler havaya boşuna yazılır çoğu kez ama çocukluğumuzun bu şirin eğlencesinden de vazgeçecek değiliz ya. Yine yatarız, yine bakarız, yine sayarız.
Gökteki yıldızlar ihtiyaca ne kadar cevap veriyor; bu tartışılır. Ama Yeni Dünya’nın iki ayaklı yıldızları, akla hayale gelmez yerlere şans yağdırıyor son yıllarda.
Bu yıldızların isimleri, adını sadece astrologların söyleyebildiği “alapagos, holotoros” türünden değil, daha tanıdık: Madonna, Angelina Jolie gibi.
Burada dilek tutan falan da yok üstelik. Yıldızlar kendiliğinden ışıtıyor oraları.
Aklınıza gelebilecek bütün satış numaralarını kullanmakta becerikli Holywood endüstrisi, Angelina Jolie’nin kulağına bundan tam on yıl önce öyle bir numara fısıldadı ki, dünya sosyetesinin bir anda aklı durdu.
Angelina Jolie de hiç üşenmeden Kamboçya’ya kadar gitti, 7 aylık bir sabiyi evlatlık aldı. Bu muhteşem yıldızın, 3. dünya ülkelerine saçtığı ışıklar karşılık bulmaz mı? Asya, Afrika ve bilcümle az gelişmiş memleketlerin yetimhaneleri ve barakhaneleri yüzlerini gökyüzünden Yeni Dünya’ya çevirip oralara doğru yutkunmaya başladılar. Onlar kayan yıldızı gökte ararken ayaklarına kadar gelmiş, az şey mi?
Hızını alamayan Pitt ve Jolie çifti; zenginliklerine zenginlik katmaya Afirka’dan devam ettiler ve ikinci talih kuşu 2005 yılında Etyopya’lı 6 aylık Zahara’nın başına kondu. Zahara’nın biyolojik annesinin çocuğunu geri istediği ileri sürüldü bir aralar ama neyse ki Jolie-Pitt ailesinin kibir soslu merhameti bunu da halletti.
Bütün PR numaralarını 50 yaşına gelmeden tüketen Madonna da, “en bilinmezi en etkili” zannettiğinden olsa gerek, dünya atlasının en bulunmaz mekanı Malavi’de başlattı evlatlık kolleksiyonunu. Yabancıların evlatlık almasını önleyen bir yasa olmamasını bahane yaparak (kanunsuz yerde kanun benim dercesine), bir buçuk yıllık bir didişme sonrasında Malavili hakimlerin hakkından geldi.
O bunları yaşarken çok uluslu Jolie-Pitt ailesi Vietnam’lı 3 yaşındaki Pax’ı çoktan katmışlardı rengarenk aile fotoğraflarına.
Madonna; ikinci kere Malavi’li Mercy James’e de niyetlenip “hayırseverlikte” eşitliği yakalayım derken; Jolie-Pitt çifti Hindistan’a takılmasın mı bu sefer de?
“Very interesting” pozlarında, egzotik mekanlarda çocuk toplayan jet sosyete, bu işin sonunu da 80’lerin Band Aid konserlerine benzetmez umarım. Açlara yardım olsun diye ala ü vala ile yapılan onca konserden bugüne, yardım edenler semirdikçe semirdi ama açlar hala aç.
Bakıma muhtaç veya kimsesiz çocukların gözetilmesi, korunması, sahiplenilmesi elbette ki büyük bir erdem. Savaş, göç, salgın hastalık, doğal afet gibi toplumsal yıkımlarda değeri daha da artan bir insanlık erdemi hem de. Dünya vatandaşı olmanın da bir gereği.
Ama bu iş; kendi memleketinde burnundan kıl aldırmayan steril üstü steril dünya starlarının; sömürge / yarı sömürge 3. dünya ülkelerinin yetimhanelerinde, hastanelerinde barınan sıtmalı, AIDS’li çocuklarını, “iyileştirmek için sokaktan yaralı kedi yavrusu” toplar gibi topladığı bir tantanaya dönüşünce, her tarafından akıyor vıcık vıcık sahteliği.
Gökteki yıldız kendi başınadır, merhamet etmez, üzülmez, kibirlenmez, sahiplenmez, vaatte bulunmaz. Bu yüzden zarar da vermez.
Ama korkarım ki; popüler magazin ikonlarıyla dünya gündemini etkilemeyi iyi beceren Amerikan kültürünün bu psikolojik propagandası 3. dünya çocuklarının canını çok yakacak.
Ahmet ÇEVİKASLAN

