Çocuk - Ruh Sağlığı
-
Çocuk ve Depresyon
Depresyon, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2000li yıllardaki en önemli on sağlık probleminden birisi olarak kabul edildi. Erişkinler için bu kadar önemli olan bu ruh sağlığı sorunu çocuklarda da görülebilir mi? Elbette ki görülür, hem de tahmin edilenden daha yaygındır. Çocuk da mutsuz olur, neşesi kaçar, günlük yaşantısında isteksiz veya verimsiz olur. Tahmin edilenden daha yaygın olduğunu belirttiniz. Depresyon yaşayan çocuklar, kliniklere daha mı az başvuruyorlar yoksa aileler bunu fark etmekte mi zorlanıyorlar ya da hekimler de depresyon tanısı koymakta zorlanabiliyorlar mı? Söylediklerinizin hepsinden kaynaklanan nedenler söz konusu. Bir kere çocuklar, hem ekonomik açıdan hem de sosyal açıdan ailenin kontrolü altında, üstelik yaşı küçük olanların kendilerini ifade etmeleri de güç, dolayısı…
-
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB)
Tanım 1500’lere dek uzanan yazılı metinlerde bahsi geçen ve 19. yüzyılda yayımlanan ilk olgu serileri ile tıp literatürüne giren Obsesif Kompülsif Bozukluk; obsesyonlar ve kompülsiyonların birlikteliğinden / içiçeliğinden oluşmuş bir hastalıktır. Obsesyon dediğimizde gündelik yaşamsal endişelerin ötesinde, uygunsuz zamanlarda ortaya çıkarak zihni meşgul eden, sıkıntıya ve işlevsellikte bozulmaya neden olan tekrarlayıcı düşünceler, imajlar ve dürtüler anlaşılır. Kompülsiyon ise obsesyonun yarattığı sıkıntıyı yatıştırmak adına, obsesyonla ilişkili ya da ondan bağımsız olarak görülebilen, bazı ritüellere ve katı kurallara dayalı yineleyici davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Klinik tablo çok fazla değişkenlik gösterebilir. Tipik örüntüsünde obsesyonlar ve kompülsiyonlar birlikte ve peşi sıradır. Obsesyonların ağırlıklı olduğu olgular da çok sıktır, obsesyonların olmadığı ya da silik…
-
Asperger Bozukluğu / Sendromu
TANIM, SIKLIK Anglo-Sakson ekolüne göre Yaygın Gelişimsel Bozukluklar başlığı altında, Avrupa ekolüne göre de Otistik Bozukluklar Spektrumu başlığı altında incelenen Asperger Bozukluğu ya da Asperger Sendromu; otistik özelliklerin nispeten geri planda ya da hafif olduğu, en temel problemin sosyal iletişimde beceriksizlik olduğu, normal ya da normalin üzeri zekası olan çocuklarda gözlenen nöropsikiyatrik bir problemdir. Sıklığı tam olarak bilinmemektedir ancak İsveç’te 1993 tarihinde yapılan bir araştırma çocuklar için binde 3.6 gibi bir oran belirlemiştir. Erkek çocuklarda, kız çocuklardan dört kat daha fazla olduğu düşünülmektedir. Alan araştırması yapan kimi uzmanlarca on binde iki gibi tahmini bir oran da ileri sürülmüştür. 1944 yılında Avusturyalı çocuk doktoru Hans Asperger tarafından; normal zekada ancak sözel…
-
Tik Bozukluğu
Tikler; ani, istemsiz, tekrarlayıcı hareket, ifade veya jestlerdir. Dört grupta tanımlanabilirler: – Basit motor tikler (göz kırpma, yüz buruşturma, boyun çevirme, ağız germe vs), – Basit vokal tikler (boğaz temizleme, burun çekme, hırıltı sesi vs) – Karmaşık motor tikler (dokunma, koklama, üzerine çeki düzen verme vs) – Karmaşık vokal tikler (belirli ifadeleri/kelimeleri sık yineleme, işitilen en son sesleri/ifadeleri tekrarlama vs) Sıklığı ve şiddeti aynı kişide dahi farklı bir seyir gösterebilir. Aynı tikin sıklığı ve şiddeti zaman içinde azalabilir veya artabilir, birinin yerini bazen bir başkası alabilir ve önce göz kırpma, sonra burun çekme ve boyun çevirme gibi birden fazlası peşpeşe görülebilir. Klinik pratikte farklı görünümlerde karşımıza çıkar. Geçici Tik Bozukluğu…
-
Disleksi
TANIM Disleksi kelimesi; zorluk ya da yoksunluk anlamına gelen “dis” hecesi ile dil anlamında kullanılan “leksi” ibaresinin birlikte kullanılmasından oluşan, “kelime-dil yokluğu / zorluğu” anlamında kullanılan bir kelimedir. Disleksinin literatüdeki geçmişi 1600’lere uzanır. Alman doktor Schmidt; inme sonrasında okuma becerisini kaybeden 65 yaşındaki bir adamı tarifler. İngiliz ve İskoç hekimler; 19.. yüzyıl sonlarında Kraliçe Victoria döneminde; çok iyi yetiştirilen ancak okumayı öğrenemeyen çocuklardan söz ederler. 1896 da İngiliz Dr Morgan 14 yaşında okuma zorluğu olan bir çocuğu tanımlar ve gelişimsel disleksi tanımı gündem gelir. .Yine yaklaşık aynı dönemlerde Dr Adolf Kussmaul, “kelime körlüğü” tanımını kullanır ve bu durumu sol anguler girus bölgesiyle ilişkilendirir. 20, yüzyılın başında Dr Rudolf Berlin 20…
-
Çocuklarda Depresyon
TANIM, SIKLIK Depresyon kelimesinin tam karşılığı “ruhsal çökkünlük” olarak tanımlanabilir. İnsanoğlu yaşamının her evresinde depresyona yakalanabilir ve bu çocuklar için de geçerlidir. Yani bir bebek de, okula çağındaki bir çocuk ya da ergenlikteki bir genç de depresyon yaşayabilir. Fark eden tek nokta; depresyonun dışardan nasıl göründüğü ya da yakınmalarının ne olduğudur. Çocuklarda depresyon sıklığı kız çocuklar ve erkek çocuklarda eşit sıklıktadır. Depresyon sıklığına ilişkin yurt dışında ve ülkemizde yapılan araştırmalar; çocukların ortalama yüzde onunda, ergenlerin de ortalama yüzde yirmi-ellisinde tam bir depresyon tanısının ya da bazı depresyon belirtilerinin bulunduğunu ortaya koymaktadır. NEDENLERİ Depresyonun nedeni tam olarak bilinmemektedir ancak çeşitli teoriler ileri sürülmektedir. Genetik Yatkınlık: Belirgin bir genetik odak saptanmamıştır ancak…
-
Çocukta Obesite ve Ruh Sağlığı
Obesite, yani aşırı şişmanlık; en basit ve güncel tanımı ile vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğuna (m2) bölünmesiyle bulunan Vücut Kitle İndeksi esas alınarak ölçülen bir durumdur. Bu değerin yüzde seksen beşin üzerinde olması tıbbi takibi gerektirir, çünkü bu aşamadan itibaren obesiteye bağlı hastalıkların görülme sıklığı çok yükselir. Obesiteye bağlı sorunlar; kalp ve damarlar, hormon döngüsü, solunum, kemikler, mide bağırsak akışı ve sinirler başta olmak üzere bütün vücut sistemlerinde hastalık yapabilir. Örneğin; obes çocuklarla obes olmayanların yetişkinlikleri karşılaştırıldığında kalp damar hastalıkları iki kat, diabet üç kat daha fazla görülmektedir. Obes çocukların yüzde doksan dördünde bellek ve öğrenmeyi olumsuz etileyecek şiddette uyku apnesi gözlenmektedir. Kalça, diz ağrısı, epifiz kayması, bacaklarda torsion (bükülme)…
-
Çocukluk Çağında Depresyon
Depresyon, geçtiğimiz yıl içinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından en önemli on sağlık probleminden birisi olarak kabul edildi. Erişkinler için bu kadar önemli olan bu ruh sağlığı sorunu çocuklarda da tahmin edilenden çok daha yaygın olarak ortaya çıkabiliyor. Depresyon yaşayan çocuk daha mutsuz oluyor, neşesi kaçıyor, gündelik yaşantısında isteksiz veya verimsiz oluyor. Depresyonu yaşayan çocuklarda, gerek ailelerin fark etmemesi gerekse hekimlerin depresyon tanısı koymalarında yaşanan problemler nedeniyle bu sorun nedeniyle kliniklere yapılan başvuran sayısının çok daha az olduğu gözleniyor. Dr. Ahmet Çevikaslan, çocukların hem ekonomik, hem de sosyal açıdan ailenin kontrolü altında olmaları nedeniyle, üstelik yaşı küçük olanların kendilerini ifade etmelerindeki güçlükleri nedeniyle, öncelikle anne babaların veya çocuğu yetiştirmekle yükümlü olanların…
-
Enürezis (Alt Islatma)
TANIM, SIKLIK Klinik pratikte enürezis (enourin: Yunancada idrar yapmak) olarak da tanımlanan alt ıslatma; çocuğun gündüz ya da gece saatlerinde üzerini ya da yatağını ıslatması olarak tanımlanır. En az üç ay boyunca haftada en az iki defa olması ya da alt ıslatmanın çocukta ve ailede ciddi sıkıntı yaratması tedavi koşulu olarak kabul edilebilir. Sadece gece saatlerinde olabilir, hem gece hem gündüz olabilir, sadece gündüz saatlerinde olabilir. Çocuğun tuvalet kontrolünü hiç başaramadığı durumlar primer (birincil) tip olarak kabul edilir. Eğer çocuk altı ay, bir yıl gibi bir süre tuvalet kontrolünü başarmış ve sonradan alt ıslatması başlamışsa sekonder (ikincil) tip olarak kabul edilir. Primer tipte idrar kesesi (mesane) kontrolü hiçbir zaman kazanılmaz,…
-
Tırnak Yeme
Tırnak yeme ya da klinik tanımı ile kronik onikofaji; her yaşta ve her iki cinste de görülebilen, zaman içinde de alışkanlığa dönüşebilen bir davranış bozukluğudur. Anne babalara tarafından kötü bir alışkanlık olarak hafife alınsa da bazen altta yatan tıbbi veya duygusal bir problemin dışa vurumu da olabilmektedir. 3-4 yaşlarından itibaren başlayabilir ve her yaşta görülebilir. Farklı araştırmalara göre çocukların ve erişkinlerin dörtte birinde, ergenlerin ise hemen hemen yarısında tırnak yeme görülür. Erkeklerde daha fazladır. Tırnak yeme davranışının nedenleri konusunda birçok varsayım öne sürülmüştür. Çeşitli tıbbi hastalıklar sonucu ortaya çıkabilir. Çevresel kaynaklardan öğrenme sonucu çocukta tırnak yeme gelişebilir. Zaman içinde keskinleşen engellenemez bir alışkanlık şeklinde gözlenebilir. Çocuğun; çevresinin dikkatini çekme çabası…