Gazete

Cinsel Kimlikle Değil Bu Toplumla Yaşam Zor

Hülya AVŞAR: Eşcinsellik hiçbir ailenin istediği bir şey değil ama, acaba biz bu durumu çok mu büyütüyoruz, neden bu kadar korkuyoruz?

Uzm. Dr. Ahmet ÇEVİKASLAN: Aslında aileler üzülmekte, kabullenmemekte haklılar. Çünkü onları en çok rahatsız eden, çocuğunun bu kültür içinde yaşayacak olması. Eşcinsel olarak, prototip olarak magazin basınındaki kimseleri görüyor ve algısı onu rahatsız ediyor. Onları soğukkanlılığa davet ediyoruz biz de. Bu dünyanın sonu değil diyoruz.

Hülya AVŞAR: Hiç eşcinsel eğiliminden döndürdüğünüz oluyor mu, mümkün mü böyle bir şey?

Uzm. Dr. Ahmet ÇEVİKASLAN: Zaman ister, olmaz değil, olur. Ama çocuk yardım isteyecek, anne-baba da, çevre de destek olacak. O zaman değişebilir. Anne-baba ya yardımcı olamıyor, ya da çocuk istemiyor! Türkiye toplumu da çok örseleyici olabiliyor. Bizim toplumumuzda maçlardaki küfürlerimiz, günlük ilişkilerimiz, gerçekten tüm örnekler bu çocukların çok örseleyici şeyler yaşamalarına neden oluyor. Kişi kendini, eşcinselliğini dışarı ifade etmese de tacizlere maruz kalabiliyor.

OKUL ÖNCESİ DÖNEM

Kimlik farklıdır, yönelim farklıdır. Okul öncesi yaşlarda çocuk için cinsel tercihten söz etmek doğru değil, yönelimden bahsetmek doğru olur. Okul öncesi yaşlarda çocuklara ‘eşcinsel kimliği’ yakıştırmak yanlış. Hafiyelik yapmak, odasını karıştırmak, sert davranmak çok yanlıştır. Her çocuk 3-4 yaşından itibaren hangi cinse ait olduğunu fark eder. Cinsel organını görür, denemeleri olur, okul öncesi yaşlarda bazı tutumları olur. Önce cinsiyeti ayırt eder, sonra erkek rengi, kız rengini, erkek oyuncağı, kız oyuncağını fark eder. Ailelerin kız bebeklere pembe tulumlar giydirmesi yanlış değil, tam tersine çok doğru bir tutumdur. Beyne verilen mesaj da doğrudur. Okul öncesi yaşlarda cinsel kimlikten korkmak için çok erken ve doğru da değil. Bu sınamadır onun için, meraktır. Belki dürtü kontrol problemi vardır ama bu asla cinsel tercih değildir. Yine de ailenin dikkatli olması gerek. Bir rol model çok önemli. Erkek çocuk erkeğe ait davranışları babadan, kız çocuk da anneden öğrenir. Ölçüyü de kaçırmamak gerekir. Bu noktada bizim ülkemizde babalarda biraz kendini çekme eğilimi var. Okul öncesi yaşlarda çocuklarda zaman zaman kendi cinsine öykünme gördüğümüzde ya da karşı cinse öykündüğünde (kızların erkek gibi davranması, erkek çocuğun kız gibi davranması görüldüğünde) anne-babalara soğukkanlılık tavsiye ediyoruz. Mesela erkek çocuk ısrarla barbie bebekle oynuyorsa, artık uyarı gelmiştir ve klinik vaka olarak bize gelirler.

ERGENLİK DÖNEMİ

Cinsel kimlik arayışı ergenlik döneminde başlar. Cinsel kimlikten söz etmek için ergenliği beklemek lazım. Hatta bir ergen için bile oturmuş bir cinsel kimlik yakıştırması doğru değildir, kişi kendi ağzıyla bunu söylemediği müddetçe! Bir kavramı ayırt etmek lazım. Eğer kişi kendisiyle barışık yaşıyorsa klinik bir vaka değildir. Eğer böyle bir cinsel eğilim görülüyorsa da, tek bir şeye fatura çıkarmak da bu dönemde doğru değil. Babalara fatura çıkarmak, tacizler, cinsel travmalar, erkek figürü eksikliği, dominant anne, her şey etkili olabilir. Kız çocukları için de geçerli. Anne-babadan gördüğü çok önemli. Bu noktada anne- babalara iletilmesi gereken noktalar var. Klinik yardım yaklaşımı koşullara bağlı. Önce ilişkiler düzenlenmeli. Ardından birtakım sorunlar saptanırsa bunlara yönelik önlemleri alırız. Bazen sorun sadece anne-babanın kabullenememesi ile ilgili olabiliyor, çocuk aslında çok mutlu olabiliyor. Bazen de yaşadıklarımı unutmak istiyorum diyen çocuk geliyor. Bu artık bana yük geliyor diyen çocuk da oluyor. Ergenlik dönemi zaten kimlik karmaşası geçirilen dönemdir.