
Evlat Edinme / Evlatlık Verme Üzerine
TANIM
İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar varolan evlat edinme kurumu; biyolojik anne baba sorumluluğu ve yetkilerini de alarak, kan bağı bulunmayan bir başka bireyin bakımını ve yetiştirilmesini üstlenmektir.
Evlat edinen ve evlatlık veren ailelerin birbirlerini tanıdıkları açık uygulamalar şeklinde olabilir. Akrabalar ve tanıdık aileler arasında yapılanlar genellikle böyledir. Her iki aile de birbirini tanır, çocuğun geçmişini bilir. Bir ailenin kendi çocuğunu; yakın akrabasına, çocuğu olmadığı için bırakması ya da yetiştirilmesi için bırakması; ebeveynini kaybeden çocuğun anneanne / babaanne ve dedeyi anne baba bilmesi Anadolu’da sık rastlanan örneklerdir.
Kapalı uygulamalarda ise; evlat edinen aile çocuğun gerçek ailesini bilmez ya da tanışmaz. Kurum çocuklarının, terk edilen çocukların evlat edinilmesi de bu şekilde olur. Arabuluculuk yapan kişiler ya da kurumlar vardır.
Evlat edinme kurumunun iki temel gerekçesi vardır:
• Çocuğu olmayan ailelerin çocuk sahibi olmak istemeleri.
• Anne ve / veya babası olmayan çocuklara dini, politik, sosyal, ekonomik vb gerekçelerle sahip çıkılması
Göç, savaş, doğal afet vb yıkım dönemlerinde ailelerin dağılması gibi sosyal nedenlere bağlı olarak ya da kısırlık, gayrimeşru doğum vb daha bireysel nedenlerle evlat edinme / evlatlık verme kurumuna başvurulur.
Çocuğu evlatlık alınan ebeveynlerin neler yaşadıkları; bu tür araştırmalarda sıklıkla ihmal edilir. Anne babalar; savaş, göç, doğal afet vb global nedenlerin yarattığı yıkımlara bağlı olarak çocuklarını yıkımdan korumak, daha iyi koşullarda büyümesini sağlamak amacı ile de evlatlık verebilirler. Bunun yanında yoksulluk, ailenin dağılması, daha iyi eğitim gördürmek, çocuğu olmayan akrabanın nesebinin devamı vb gerekçelerle de çocuklarını evlatlık verebilirler.
Başka ebeveyne ait bir çocuğu evlatlık alanların gerekçeleri de paraleldir. Genel anlamda; kendi nesebinden olmasa da ailenin devamlılığını sağlamak, yoksul veya akrabadan bir çocuğu daha iyi koşullarda büyütmek, sahipsiz bir çocuğu sahiplenmek gibi gerekçeleri vardır.
Evlatlık sahibi olmanın en belirleyici ancak mutlak olmayan özelliği gizliliktir ve bu gizliliğin de hem evlat edinilen, hem evlatlık veren, hem de evlat edinilen için anlaşılır gerekçeleri vardır. Bütün tarafların mahremiyet sınırlarının korunması, çocuğu biyolojik ailenin gelecekte olası olumsuz yaklaşımlarından korumak, iki aile arasındaki sınırları çizmek, evlatlık alınanın ailedeki konumunu, kalıcılığını, bağlılığını sağlamlaştırmak, evlatlık alan ailenin huzurunu ve çekirdek aile yapısını korumak, kürtaj, çocuk ihmali ve istismarı, terk etme vb uygulamalara karşın evlatlık alma kurumunun kendisini özendirmek, evlatlığı geçmişteki travmaların izinden (mazisinden) uzak tutmak gibi birçok nedenle bu işlem çoğunlukla gizli tutulur. Hatta; sonradan çıkabilecek kişisel dinamiklere karşı her iki ailenin de korunması için evlatlık çocuktan bile gizli tutulur kimi zaman. Ancak bu gizliliğin de uzun dönemde ortaya çıkabilecek riskleri vardır ve uygun zamanda ve gerekli koşullarda evlatlık çocuğa açıklama yapmak gerekebilir, çoğu zaman da uygun yaşta açıklama yapılması önerilir.
TARİHÇE
Modern topluma özgü ve bilinen anlamda evlat edinme uygulaması; 19. Yüzyılda ABD’de kurumlaşmaya başlamış ise de ilk çağlardan beri var olduğu bilinir. Hammurabi kanunlarında ve Antik Roma döneminde; evlat edinilenlerin ve evlat edinenlerin hakları ve sorumluluklarına ilişkin ayrıntılı metinler bulunmaktadır. İlkçağda; aristokrasinin, kültürel ve dini pratiklerin devamlılığını sağlamak gibi gerekçeleri daha ön planda iken; ortaçağ Avrupa’sında kiliselerin sahiplenmesi ile evlatlık alma uygulaması yaygınlaşmış, kız çocuklar evlilik için, erkek çocuklar da esnaflık yapmak üzere yetiştirilmeye başlanmıştır. 19. yüzyıldan itibaren de sosyal çalışmacıların çabaları ile evlatlık kurumuna daha bireysel bakılmaya başlanmış, ABD’nin öncüsü olduğu 1851 tarihli yasalaşma sürecinde çekirdek ailenin üstünlüğü ve kimsesizler için en iyi seçenek olduğu vurgulanmıştır. İslam dünyasında ise evlatlık kurumunu destekleyen ve desteklemeyen bakış açıları iç içedir. Bazı kaynaklar; evlatlık uygulamasını cahiliye dönemine özgü kabul edip, kimi ayetleri de referans alarak başka bir nesepten gelen bireyin aile mahremiyetine giremeyeceği ve miras hakkı olamayacağını ileri sürmüşlerdir. Osmanlı toplumuna özgü besleme kültürü buna iyi bir örnektir. Kimi İslami kaynaklar ise daha ılımlı bir tavır sergilemişlerdir .
Günümüz toplumunda ise; kanunlar ve uygulamaları ülkeden ülkeye değişse de; evlatlık verenlerin ve edinenlerin ve ayrıca evlatlıkların yasal haklarıyla ilgili düzenlemeler hemen her ülkede bulunmaktadır.
Ülkemizde Medeni Kanun’un 305-320. maddeleri evlat edinme kurumunu düzenler .Buna göre; otuz yaşın üzerinde ve (tercihen) evli olan yetişkinler, en az 18 yaş küçük olması koşulu ile; evlatlık alınanın kendisinin, anne babasının ya da vasisinin rızasını almak koşulu ile en az bir yıl baktıkları bireyleri mahkeme kararıyla evlat edinebilirler. Ergin ve kısıtlılar da beş yıldır bakan ve alt soyu olmayan yetişkinlerce evlatlık alınabilir.
SORUN ALANLARI
Bir aile; evlat edinmeye karar verme, bunu uygulama ve hatta evlatlığını büyütme sürecinde sorunlar yaşayabilir. Aynı durum; çocuğunu evlatlık veren aileler için de geçerlidir. Ayrıca; evlatlık çocuğun da yaşayabileceği sorunlar vardır. Başlıklar halinde özetleyecek olur isek:
Evlat Edinenler Açısından:
1. Evlat edinmeye karar veren çiftler sıklıkla uzun süre çocuk sahibi olamamanın baskısını hissederler. Çocuk sahibi olmalarına engel fiziksel problemleri olabilir. Aile büyüklerine, akrabalarına karşı eksiklik hissedebilirler. Çocuklu anne babalara imrenme duygusu yaşarlar. Bütün bunlar da çocuk sahibi olamayan çiftlerin kendilerini ruhsal ve sosyal baskı altında hissetmelerine neden olur.
2. Kendi nesebinden olmayan bir çocuğu evlatlık almaya karar vermek birçok endişeyi de beraberinde getirir. Nasıl bir çocuk olacak? Nereden bulunacak? Çevreye nasıl açıklanacak? Sorular çoğaldıkça çoğalır.
3. Evlat edinen çiftlerin yaşları, çoğu durumda biyolojik anne babalık yaşından daha ileridir, hatta bazen 40’lı yaşlardadır. Bu nedenle ebeveynlikten beklenen tahammül ve toleransları yetersiz olabilir.
4. Evlat edinmekle ilgili yasal mevzuat; evlat edinmeyi düşünen çiftlerin isteklerini karşılamayabilir, hatta engel oluşturabilir, bu durumda çiftler yasa dışı yollara sapabilirler.
5. Evlat edinecekleri aile ya da kurumla muhatap olma sürecinde ciddi tedirginlikler yaşayabilirler, hatta ruhsal problemler tetiklenebilir. Karı koca arasında, hatta iki aile arasında çatışmalar çıkabilir.
6. Kurumdan ya da yabancı bir aileden alındığında gizliliği korumak kolaydır ama yakın akraba ya da tanıdıklar olduğunda gizlilik korunamayabilir.
7. Kurum ya da başka bir aile; evlatlık çocuk nereden alınırsa alınsın yeni aile ile evlatlık arasında uyum sorunları genellikle olur. Bu sorunlar da ailelerin sosyokültürel yapıları, ebeveynlerin ruhsal durumları ve çocuğun yaşına göre değişir.
8. Evlat edinen anne babalar yıllarca çocuk özlemi yaşarlar, uygulanan tedavilerin ve ileri yaşın verdiği ruhsal ve fiziksel problemleri olabilir. Bu durum da evlatlık aldıkları çocuğa karşı takınacakları tavrı ve ilişki biçimini kesinlikle etkiler. Acemilikleri, tahammülsüzlükleri, güvensizlikleri ve bilgisizlikleri nedeniyle telaşlı, aşırı korumacı, tutarsız, evhamlı, soğuk, kaba, disiplinsiz, cezalandırıcı, tavizkar vs olabilirler.
9. Çocuğu doğumdan itibaren tanımamak ve belli bir yaşa geldikten sonra onunla tanışmak; ebeveyn çocuk ilişkisinde bir boşluk ve hatta direnç doğurur; bu da anne babalık pratiklerinde acemiliklere neden olabilir.
10. Çocuğun travmatik geçmişinden kaynaklanan davranış problemleri ebeveyn çocuk ilişkisinde sorunlar yaratabilir ve anne baba; hem bu sorunlarla başa çıkmakta başarısız kalabilirler, hem de bu sorunları çevrelerine açıklamakta zorlanabilirler.
11. Çocuğun biyolojik anne babası olumlu veya olumsuz niyetlerle yıllar sonra ortaya çıkabilir; kendi çocuklarına ve evlat edinen aileye sorunlar çıkarabilir.
Evlatlık Veren Ebeveynler Açısından:
1. Bir ailenin kendi nesebinden olan çocuğunu başkasına vermesinin altında yaşamsal zorluklar ve yoksunluklar yatar ve zor bir durumdur.
2. Evlatlık vermeye ilişkin aile çevresinden olumsuz tepkiler alabilirler, kültürel olarak da kendilerini baskı altında hissedebilirler.
3. Çocuklarını evlatlık alacak olan ailenin nasıl bakacağı, çocuğun gelecekte neler yaşayacağı konusunda haklı endişeleri olabilir.
4. Çocuklarını evlatlık verdikleri aileyi tanıyor iseler; çocuklarını takip etme, hatta iletişime geçme gereksinimi duyabilirler, hatta çocuklarını geri isteyebilirler; bu da iki aile arasındaki gizlilik sözleşmesinde ve yasal düzenlemelerde sorunlar çıkarabilir.
5. Anne ya da babadan bir tanesi çocuğunu vermeye razı olmayabilir. Bu durum hem karı koca arasında bitmek bilmez çatışmaların başlangıcı olur, hem de karşı olan ebeveyn için “çocuğunu kayıp duygusu (yas)” anlamına gelir.
6. Evlatlık veren ailelerin daha iyi bakım verebildikleri başka çocukları olabilir; sosyoekonomik durumları zamanla iyileşebilir, evlatlık verilen çocuğun kötü bir yaşantısı olabilir. Bütün bunlar; suçluluk duygusunu arttırıcı etkenlerdir.
7. İleriki yıllarda; daha iyi yaşam koşullarına sahip olan çocuklarından destek bekleyebilirler.
Evlatlık Çocuklar Açısından:
1. Evlatlık veren ve alan aileler arasında yasal bir düzenleme yapılmazsa, çocuğun da nüfus kaydı yapılmaz ise ileriki yıllarda hukuki anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir.
2. Yeni ailesine alışma döneminde; kaç yaşında olursa olsun; olgunlaşma düzeyine bağlı olarak her çocuk zorlanabilir, benimsemeyebilir, hatta direnç gösterebilir.
3. Hem çocuk gittiği aileyi benimsemekte zorluk çekebilir, hatta direnç gösterebilir, hem de yeni aile çocuğu benimsemekte zorlanabilir, bu konuda anne ve babanın yaklaşımları farklı olabilir.
4. Evlatlık vermenin altında genellikle sosyokültürel ve travmatik yaşam olayları olduğu için; çocukta da geçmişe ait bu olumsuzlukların izleri olabilir, çeşitli gelişimsel ve davranışsal sorunlar gözlenebilir.
5. Erken yaşta biyolojik anne babasıyla bağlanma problemleri yaşayan çocuklarda aidiyet duygusu zayıf olabilir; ailesiyle ilişkileri soğuk, sevgisiz kalabilir.
6. Daha önce düzenli bir aile ortamında bulunmayan çocuk; kurulu bir evin organize ortamına uymayı beceremeyebilir ya da buna direnebilir. Daha önceki kurumuna ya da (haberdar ise) biyolojik anne babasına geri dönmeyi deneyebilir.
7. Evlatlık edinen ailede yeni talihsizlikler, yeni travmalar yaşayabilir.
8. Biyolojik anne babası sonradan ortaya çıkacak olur ise hukuki problemler, ilişki çatışmaları gözlenebilir.
9. Aileler birbirlerini tanıyor iseler ve evlatlık verme sürecinden sonra da ilişkileri devam ederse ailelerin çocukla ilişkilerinde ve kendi aralarındaki ilişkilerde karmaşalar olabilir.
10. Evlatlık alınan çocuğun başka biyolojik kardeşleri var ise onları özleyebilir, yeni evinde başka çocuklar var ise onlarla rekabete girebilir.
11. Evlat edinen ailenin sonradan kendi çocukları doğabilir, bu da evlatlık çocuğun aile içindeki konumunu ve aileyle ilişkilerini değiştirebilir.
12. Evlatlık olduğunu biliyor ise bunu protesto etmeye yönelik doğrudan ya da dolaylı tepkiler sergileyebilir. Hiç bilmiyor ise umulmadık bir zamanda olmayacak birisinden öğrenebilir ve ciddi hayal kırıklıkları yaşayabilir.
13. Çocuğun travmatik geçmişinden ve ihmal edilerek büyütülmesinden kaynaklanan bağlanma ve davranış sorunları kişiliğini de etkiler; onu soğuk, negatif, aşırı güvensiz, bağımlı, kavgacı, suskun vs yapabilir. Zamanla kişilik özelliği haline dahi gelebilir.
NELER YAPILMALI?
1. Evlatlık almaya ya da vermeye yönelik olarak karar alma sürecinde; bu konuyla ilgili uzmanlara; avukatlara, çocuk psikiyatrlara, sosyal hizmet uzmanlarına danışmaya özen gösterilmelidir. Böyle bir danışma; ailelerin hem kendilerinin hem de çocuklarının sosyal konumlarını, ruhsal durumlarını ve yasal haklarını daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.
2. Çocuğun ve ailelerin gelecekteki yasal haklarını güvence almak adına; evlatlık alma ve verme sürecindeki bütün uygulamalar yasal mevzuata uygun olarak yapılmalıdır.
3. Kavrayabilecek yaştaki her çocuğun bilgilendirilmesi uygun olur. Zamanlama değişebilir belki. Bebeklikte ileri yaşa ertelenebilir ama daha büyük yaşta evlat edinilen / evlatlık verilen çocuklarla yaşına uygun basit bir dilde, yalansız ve abartısız konuşulmalı; gerekçeleri ile anlatılıp kendisini güvende hissetmesi sağlanmalıdır. Konuşmanın ertelendiği çocukla da 6 yaşından itibaren konuşulabilir. Çocuğa açıklama sürecinde çocuk psikiyatr desteği alınması yerinde olur. Ancak aileler; sorumluluğunu alma pahasına, açıklama yapmaksızın bunu gizli tutmak istiyorlar ise buna da saygı gösterilmelidir.
4. Çocuğun bir ortamdan (biyolojik aile, bakıcı akraba, kurum vs) evlatlık alınacağı aileye geçiş sürecinde bazı uyum sorunları yaşayabileceği kabul edilmeli ve zaman tanınmalıdır. Üstelik; çocuğun geçmişindeki travmalara ve yeni ortamındaki sorunlara paralel olarak uyumsuzluğun derecesi de artar.
5. Çocuğun sağlık problemleri var ise tedavi edilmesi sağlanmalıdır.
6. Biyolojik ailenin yaşayabileceği yoksunluk / yas ile başa çıkabilmesi için, ayrıca evlat edinen aile ile evlatlık çocuk arasındaki olası uyum sorunlarının daha kötü sonuçlar doğurmadan çözülmesi için çocuk psikiyatr desteği alınması iyi olur.
7. Evlatlık alınan çocuğun; eğer isterse ve zarar görmeyeceği koşulu ile geldiği ortam (biyolojik anne baba, eski bakıcı, kurum, diğer kardeşler vs) ile ilişkisini sürdürmeye hakkı vardır. İlgili tarafların anlaşması ve yasal mevzuat çerçevesinde buna yönelik düzenleme yapılmalıdır.
SIK SORULAN SORULAR
1. Evlat edinilen çocuk; biyolojik anne babanın özelliklerini taşır mı?
Bazı özellikler genetik geçişe bağlı olarak çocukta da gözlenebilir ancak yapılan araştırmalar göstermiştir ki, evlat edinilen çocuklar ergenlik dönemine gelinceye dek, içinde büyüdükleri ailenin kültürel özelliklerine ayak uydurmaktadır.
2. Çocuğa evlatlık olduğu açıklanmalı mıdır? Evet ise ne zaman?
Zorunluluk değildir. Kendi özel durumlarına bağlı olarak gizli tutmak isteyen ailelerin bu isteğine saygı gösterilmelidir, hatta istisnai durumlarda çocuğun yararı için daha iyi bile olabilir. Bebeklik döneminde evlat ediniliyorsa farkında olmaması nedeniyle açıklama ertelenebilir ancak daha büyük yaşta (en az 3 yaş) evlat ediniliyor ise yaşına uygun basit bir dilde açıklama yapılmalıdır. İlk üç yaş içindeki çocuklarda da kademeli bir geçiş, yani bir önceki aileden (ya da kurumdan) yeni ailesine geçişini kademeli sağlamak daha yerinde olur. Açıklamanın ertelendiği çocuklar ise 6 yaşından itibaren (tercihen çocuk psikiyatr desteğinde) bu açıklamaya hazırdır.
3. Çocuk biyolojik anne babası ve kardeşleri ile görüşmek isterse, ne yapılmalı?
Çocuk ve evlat edinen aile, hatta evlatlık veren aile böyle bir görüşmeden zarar görmeyecek iseler, yasal mevzuat çerçevesinde ve profesyonel uzmanların desteğinde gereken düzenlemeler yapılarak çocuğun bu isteği karşılanabilir.
4. Evlatlık alınan çocuğun sağlıklı gelişim göstereceğine güvenebilir miyiz?
Genel olarak evet. Çocuğun biyolojik ailesinin sosyoekonomik geriliğinden ve geçmişte yaşanan travmalardan kaynaklanan gelişimsel, davranışsal problemleri olabilir ve kurumda yetişen çocuklarda daha fazla görülür böyle sorunlar. Ancak pediatri ve çocuk psikiyatri uzmanlarının erken dönemde desteği ile her türlü sağlık problemi çözülebilir.
5. Evlatlık alınan çocuklara özgü fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları var mıdır?
– Geçmiş travmaların, büyüme süreçlerinin olumsuz etkileri sonucu; Tepkisel Bağlanma Bozukluğu, Seperasyon Anksiyetesi Bozukluğu, Gelişme Geriliği, Zeka Geriliği, Öğrenme Güçlüğü, Depresyon, Davranım Bozukluğu, Antisosyal Kişilik Bozukluğu vb nöropsikiyatrik hastalıklar evlatlık çocuklarda, akranlarından daha yüksek oranda görülebilir.
DİPNOTLAR
1. “Allah evlatlıklarınızı öz oğullarınız gibi tanımadı. Bunlar sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir. Allah gerçeği söylemektedir; doğru yola O eriştirir (el-Ahzab, 33/4).
2. …başkasının çocuğunu evlat edinmekle öz çocuk gibi hak ve görevler meydana gelmez. Evlat edinenin nafaka ve eğitim masrafları yükümlülüğü olmaz. Aralarında bir hısımlık doğmadığı için evlenme engeli de meydana gelmez. Miras cereyan etmez. Ancak nesebi bilinmeyen bir çocuğu; bir kimse, “bu benim oğlum veya kızımdır” diye ikrarda bulunursa, bu çocuk onu tasdik etsin veya etmesin, nesebi ondan sabit olur ve aralarında miras cereyan eder. …..Buluntu çocuk da öz çocuk gibi sayılmaz (Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, V, 3869-3900; Mehmed Zihni, Nimet-i İslam ,İstanbul, 1316 H, Kısım 271, 273)
3. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=16062
4. http://www.shcek.gov.tr/hizmetler/cocuk/Evlat_Edinme_Hizmetleri.asp
DR AHMET ÇEVİKASLAN

