Profesyonel Makaleler

  • Çocuk - Aile ve Okul

    Çift Çekirdekli Ailelerde Çocukluk

    Günümüz toplumunda en sık olarak boşanma nedeniyle, daha az oranda da çiftlerden birisinin ölümü nedeniyle pek çok evlilik, genellikle de travmatik bir şekilde erkenden sonlanmaktadır. Ancak evliliği sonlananların da yaklaşık dörtte üçü, hem de kısa süre içinde yeniden evlenmektedir. İşte bu ikinci kez (hatta daha fazla) yapılan evlilikler; hukuki, sosyal ve finansal açıdan pek çok sorunu da beraberinde getirebilmektedir. Çocuğu olmayan yetişkinler (dullar) sonradan yaptıkları evliliklerde çok fazla zorlanmaz iken, en fazla sorunu çocuk sahibi yetişkinler (dullar) yaşamaktadırlar. Çünkü hem kendilerinin hem de çocuklarının yeni bir yaşam içinde konumlanmaları çok da kolay olmamaktadır. Yeniden evlenen anne baba belki de yıllar sonra bir kez daha, bilinmezlerle dolu “eş rolüne” hazırlanacak, bir…

  • Çocuk - Aile ve Okul

    Türkiye’nin 2012 Gündemi: 4+4+4 Öğretim Sistemi

    Ülkemizde bu yıl öğretim alanında çok köklü bir değişime imza atıldı. Kısaca 4+4+4 öğrenim sistemi olarak tanımlanan bu sistemde en genel hatları ile zorunlu eğitim 4’er yıllık bölümler halinde 12 yıla çıkarıldı, okul öncesi eğitim zorunlu olmaktan çıkarılırken okula başlama yaşı 66 aya düşürüldü, ayrıca bunlara paralel olarak da ders müfredatlarında, okulların yapılanmasında ve öğretmen kadrolarında ciddi değişimler yapıldı. Yapılan değişikliğin konuyla ilgili bütün taraflara belirli bir uyum ve hazırlık süresi tanınmaksızın hemen bu öğretim yılında uygulamaya sokulması birçok belirsizlik ve endişeyi beraberinde getirdi. Öncelikle çocuklarını bu yıl ilkokula başlatacak olan anne babalardan geldi en büyük tepki. Çocuklarının daha erken yaşta 1. sınıfa başlayacak olması, nasıl bir ders programı uygulanacağını…

  • Çocuk - Ruh Sağlığı

    Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB)

    Tanım 1500’lere dek uzanan yazılı metinlerde bahsi geçen ve 19. yüzyılda yayımlanan ilk olgu serileri ile tıp literatürüne giren Obsesif Kompülsif Bozukluk; obsesyonlar ve kompülsiyonların birlikteliğinden / içiçeliğinden oluşmuş bir hastalıktır. Obsesyon dediğimizde gündelik yaşamsal endişelerin ötesinde, uygunsuz zamanlarda ortaya çıkarak zihni meşgul eden, sıkıntıya ve işlevsellikte bozulmaya neden olan tekrarlayıcı düşünceler, imajlar ve dürtüler anlaşılır. Kompülsiyon ise obsesyonun yarattığı sıkıntıyı yatıştırmak adına, obsesyonla ilişkili ya da ondan bağımsız olarak görülebilen, bazı ritüellere ve katı kurallara dayalı yineleyici davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Klinik tablo çok fazla değişkenlik gösterebilir. Tipik örüntüsünde obsesyonlar ve kompülsiyonlar birlikte ve peşi sıradır. Obsesyonların ağırlıklı olduğu olgular da çok sıktır, obsesyonların olmadığı ya da silik…

  • Çocuk - Gelişim,  Gazete

    Doğum Sonrası Depresyon ve Çocuğa Etkileri

    Gebelik ve doğum sonrası dönemde birçok bedensel ve psikososyal değişim yaşanır. Örneğin; yapılan araştırmalar göstermektedir ki doğum yapanların yaklaşık yüzde onunda “doğum sonrası (postpartum) depresyon” görülmektedir. Mutsuzluk, isteksizlik, halsizlik, sinirlilik, uyku ve iştah bozulmaları vs. gibi klasik depresyon belirtileri ile farkedilir. Genellikle doğumdan sonraki ilk yıl içinde, seyrek olarak ikinci yılda görülür, en sık olarak da 2-8.haftalar arasında başlar. Doğum yapan her 10 kadından birisinde ortaya çıktığı bilinir ancak çoğu kez teşhis edilemez. Neden(ler)i de henüz bilinmemektedir. Östrojen, progesteron dengesindeki değişimler, hipofiz-hipotalamus eksenindeki hormonal değişimler, CAMP, triptofan vb maddelerin döngülerinde değişimleri sorumlu tutan araştırmalar yayınlanmıştır. Yaşamsal stresler, evlilik sorunları, istenmeyen gebelik, özgüven eksikliği, başka sağlık sorunları, geçmişte depresyon yatkınlığı, erken…

  • Çocuk - Aile ve Okul

    Bilgisayar, İnternet ve Çocuklarımızın Güvenliği

    Teknoloji çağında yaşıyoruz. Evlerimizde ve işyerlerimizde, konforumuzu arttıran ve zaman kazandıran birçok nesne var. Bilgisayar da bunlardan bir tanesi, hatta son yıllarda başta geleni. Masaüstü, dizüstü, avuç içi derken, son olarak cep telefonlarına da yerleşti bu ayartıcı nesne. Artık yanımızda taşıyabildiğimiz bu teknoloji sayesinde birçok ev bilgisayar zengini oldu, hatta bazıları internet kafeden farksız. Bilgisayarların bu kadar yaygın olduğu günümüzde çocuklarımızın da bu büyülü makine ile içiçe olması kaçınılmaz. Basitleştirilen teknolojisi sayesinde küçücük çocuklar bile rahatça kullanabiliyorlar. Söz konusu olan gelişme çağındaki çocuklar olunca; haklı olarak bütün anne babalar hem bu teknolojiden çocukları maksimum düzeyde yararlansın istiyorlar, hem de olası sakıncalarından zarar görmesin istiyorlar. Bilgisayarlar üç temel amaçla kullanılıyor günümüzde:…

  • Çocuk - Aile ve Okul,  Gazete

    Çocuğunuzla Günü Konuşmak (Paylaşmak)

    Günümüzde modern ailenin en büyük problemi zaman baskısı olsa gerek. Her iki ebeveynin de çalışması,şehir trafiği, yoğun okul temposu, rekabetçi iş yaşamı, tek ebeveynli aile yapısı vb birçok etken ailelerin yaşam temposunu ciddi şekilde etkiliyor ve aileler üzerindeki zaman baskısını da daha çok arttırıyor.Bu yüzden de anne babaların birbirleri ile yeterince zaman geçirmeleri ya da günümüzün moda deyimi ile birbirlerine kaliteli zaman ayırmaları giderek güçleşiyor. Oysa anne ya da baba ile beraber; yaşanan günü “şimdi ve burada” mantığı ile konuşmanın bir çocuk için ne kadar değerli olduğu tartışılmaz bir gerçek. En başta; karşılıklı diyaloğun olduğu bir eşit iletişim biçimi çocuk ya da ergen için eşi benzeri bulunmaz bir “ayna” işlevi…

  • Çocuk - Aile ve Okul

    Evlat Edinme / Evlatlık Verme Üzerine

    TANIM İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar varolan evlat edinme kurumu; biyolojik anne baba sorumluluğu ve yetkilerini de alarak, kan bağı bulunmayan bir başka bireyin bakımını ve yetiştirilmesini üstlenmektir. Evlat edinen ve evlatlık veren ailelerin birbirlerini tanıdıkları açık uygulamalar şeklinde olabilir. Akrabalar ve tanıdık aileler arasında yapılanlar genellikle böyledir. Her iki aile de birbirini tanır, çocuğun geçmişini bilir. Bir ailenin kendi çocuğunu; yakın akrabasına, çocuğu olmadığı için bırakması ya da yetiştirilmesi için bırakması; ebeveynini kaybeden çocuğun anneanne / babaanne ve dedeyi anne baba bilmesi Anadolu’da sık rastlanan örneklerdir. Kapalı uygulamalarda ise; evlat edinen aile çocuğun gerçek ailesini bilmez ya da tanışmaz. Kurum çocuklarının, terk edilen çocukların evlat edinilmesi de bu şekilde…

  • Çocuk - Ruh Sağlığı

    Asperger Bozukluğu / Sendromu

    TANIM, SIKLIK Anglo-Sakson ekolüne göre Yaygın Gelişimsel Bozukluklar başlığı altında, Avrupa ekolüne göre de Otistik Bozukluklar Spektrumu başlığı altında incelenen Asperger Bozukluğu ya da Asperger Sendromu; otistik özelliklerin nispeten geri planda ya da hafif olduğu, en temel problemin sosyal iletişimde beceriksizlik olduğu, normal ya da normalin üzeri zekası olan çocuklarda gözlenen nöropsikiyatrik bir problemdir. Sıklığı tam olarak bilinmemektedir ancak İsveç’te 1993 tarihinde yapılan bir araştırma çocuklar için binde 3.6 gibi bir oran belirlemiştir. Erkek çocuklarda, kız çocuklardan dört kat daha fazla olduğu düşünülmektedir. Alan araştırması yapan kimi uzmanlarca on binde iki gibi tahmini bir oran da ileri sürülmüştür. 1944 yılında Avusturyalı çocuk doktoru Hans Asperger tarafından; normal zekada ancak sözel…

  • Çocuk - Ruh Sağlığı

    Tik Bozukluğu

    Tikler; ani, istemsiz, tekrarlayıcı hareket, ifade veya jestlerdir. Dört grupta tanımlanabilirler: – Basit motor tikler (göz kırpma, yüz buruşturma, boyun çevirme, ağız germe vs), – Basit vokal tikler (boğaz temizleme, burun çekme, hırıltı sesi vs) – Karmaşık motor tikler (dokunma, koklama, üzerine çeki düzen verme vs) – Karmaşık vokal tikler (belirli ifadeleri/kelimeleri sık yineleme, işitilen en son sesleri/ifadeleri tekrarlama vs) Sıklığı ve şiddeti aynı kişide dahi farklı bir seyir gösterebilir. Aynı tikin sıklığı ve şiddeti zaman içinde azalabilir veya artabilir, birinin yerini bazen bir başkası alabilir ve önce göz kırpma, sonra burun çekme ve boyun çevirme gibi birden fazlası peşpeşe görülebilir. Klinik pratikte farklı görünümlerde karşımıza çıkar. Geçici Tik Bozukluğu…

  • Çocuk - Ruh Sağlığı

    Disleksi

    TANIM Disleksi kelimesi; zorluk ya da yoksunluk anlamına gelen “dis” hecesi ile dil anlamında kullanılan “leksi” ibaresinin birlikte kullanılmasından oluşan, “kelime-dil yokluğu / zorluğu” anlamında kullanılan bir kelimedir. Disleksinin literatüdeki geçmişi 1600’lere uzanır. Alman doktor Schmidt; inme sonrasında okuma becerisini kaybeden 65 yaşındaki bir adamı tarifler. İngiliz ve İskoç hekimler; 19.. yüzyıl sonlarında Kraliçe Victoria döneminde; çok iyi yetiştirilen ancak okumayı öğrenemeyen çocuklardan söz ederler. 1896 da İngiliz Dr Morgan 14 yaşında okuma zorluğu olan bir çocuğu tanımlar ve gelişimsel disleksi tanımı gündem gelir. .Yine yaklaşık aynı dönemlerde Dr Adolf Kussmaul, “kelime körlüğü” tanımını kullanır ve bu durumu sol anguler girus bölgesiyle ilişkilendirir. 20, yüzyılın başında Dr Rudolf Berlin 20…