• Anne Babalara Kısa Kısa

    Çocukta Artikülasyon Gelişimi

    Sesin en küçük birimi olan fonemlerin; konuşma ile ilgili organların yardımı ile söylenmesi işlemi artikülasyon olarak adlandırılır. Artikülasyon gelişiminin çocuklarda belirli bir seyri vardır. İki-üç yaşında /b/, /c/, /d/, /g/, /h/, /m/, /t/ sesleri, iki-dört yaşında /n/, /p/, /y/ sesleri, iki buçuk-dört yaşında /s/ sesi, iki-beş yaşında /ç/, /f/, /ğ/, /k/, /ş/ sesleri, üç-altı yaşında /l/ sesi, dört-altı yaşında /r/ sesi, dört-dokuz yaşında /j/ sesi, iki buçuk-sekiz yaşında /v/ sesi, altı-dokuz yaşında /z/ sesi duyulmaya başlanır. Sağlıklı gelişen bir çocukta artikülasyonun çoğu 3.5 yaşına kadar tamamlanır. Ağız içi organların motor koordinasyonunda sorunlar, zihinsel gerilik, işitme sorunları, vb nedenlerle gecikebilir ve konuşmanın anlaşılabilirliğini bozabilir.

  • Anne Babalara Kısa Kısa

    Çocuk Kreşe Ne Zaman Başlatılmalı?

    Küçük çocukların kreşe başlatılma yaşı en fazla merak edilen konulardan birisidir. Kreşe başlama yaşını değerlendirirken; çocuğun duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimine bakılarak karar verilmelidir. Kreşe başlayacak bir çocuğun otonomi (kendi kendini yönetme) becerisi yeterince gelişmiş olmalıdır, anne vb bağlanma figürlerinden birkaç saatliğine de olsa ayrı kalabilmeye tahammülü olmalıdır. Kreşteki basit aktivitelere katılabilecek, basit kurallara uyabilecek düzeyde zihinsel ve bedensel gelişimi olmalıdır. Akranları ile karşılıklı veya grup içinde etkileşime girebilme yeteneği yaşından beklenen düzeyde gelişmiş olmalıdır. Sonuç olarak; eğer kreşten bir okula hazırlık amacı ile yararlanılacak ise; çocukların 3 yaşını doldurmalarını beklemek uygun olur. Daha erken yaşta kreş desteğinin, bakıcı desteğinden çok farkı olmaz.

  • Anne Babalara Kısa Kısa

    Konuşmayan Her Çocuk Otistik midir?

    Otizmde en sık başvuru şikayeti konuşmanın gecikmesidir. Ama bu bulgu tek başına yeterli değildir. Otizmde iletişim genel olarak bozulmuştur. Konuşma gecikmesi olan bir çocuk çevresi ile iletişimden vazgeçmez. İşaret dili ile, jestlerini, mimiklerini kullanarak, beden dili ile vs iletişime girmeye çalışır. Duygusal, bedensel karşılıklılığı vardır. Oysa otistik bir çocuk konuşamamanın verdği eksikliği başka yöntemlerle kapatamaz.

  • Anne Babalara Kısa Kısa

    Çocuk Yetiştirmede Belirgin Disiplin Hataları

    Çocuk yetiştiren ailelerde en sık görülen hata, anne ile baba arasında çocuklara karşı farklı tutumlar sergilenmesidir. Anne baba dışındaki aile büyüklerinin de bu yanlışa ortak olmaları çocukların daha da tutarsız bir disiplin anlayışı ile büyütülmelerine neden olur. Annelerde daha sık görülen; kuralları uygulatmaya yönelik gereğinden fazla ısrarcılık, didişmeler ya da polemikler çocuğun inatçı olmasına yol açar. Çocuğun olumlu ve olumsuz davranışlarına geri bildirim verilmemesi; hem anne babanın çocuğu yeterince gözlemediğini düşündürür, hem de çocuk kendi davranışlarının (ve sonuçlarının) farkına varamaz. Çocukla gereksiz inatlaşmalara girip sonra da geri adım atmak hem anne babanın saygınlığını azaltır, hem de kararsız duruma sokar. İnatlşamayı daha da körükleyip çocuğu ezmek de özgüvenini tüketir. Sevginin eksik…

  • Çocuk Postası

    Beyazcamda Lokman Hekimcilik

    Medya olarak tanımlanan kitle iletişim araçlarının kimi durumlarda 4. Kuvvet olarak adlandırılması boşuna değil. Televizyon kanalları; aynı anda çok daha geniş kitlelere ulaşabilmeleri ile gazeteler ve dergilerden daha üstün bu konuda. Popüler kültürün gündem maddelerini belirliyor, biçimlendiriyor, hatta sonlandırıyorlar. Kitlelerin duygularını, düşünme biçimlerini, tercihlerini dönüştürebiliyorlar. Dönüştürme biçimi de ilginç. Öncelikle; “şok, inanılmaz, …… “ türü seslendirmelerle izleyenin limbik sistemi bir güzel zıplatılıyor, o duygu yoğunluğuyla ekranın karşısına oturan zavallı da, sunulan malumatı zihninin süzgecinden geçirmeden yutuveriyor. Ondan sonra da, malumatsunarın niyetine göre; ekranda gördüğüne hayran olmakla nefret etmek arasında bir tavıra konuşlanıyor. Ekranın sadece pasif izleyicileri yok elbette, her fırsatta boyunu gösteren müdavimleri de var. Zapladıkça öğreniyoruz ki; memleketimiz, akla…

  • Anne Babalara Kısa Kısa

    Küçük Çocuklarda Öfke Nöbetleri

    Küçük çocuklarda öfke nöbetleri 1-5 yaş arasında oldukça sıktır, her 5-6 çocuktan birisinde ortaya çıkar. Erkek ve kız çocuklarda eşit orandadır, haftada bir veya birden fazla görülür. Ebeveynin sınırlarını zorlamaları, onlarla otonomi mücadelesine girmeleri, ayrıca kendilerini dille ifade etmekteki beceriksizlikleri nedeniyle bu yaş döneminde sık olduğu düşünülür. Her durumda gözlenebilir ama daha sıklıkla “geçiş zamanı” olarak tanımlanabilecek anlarda; örneğin, yatmaya hazırlık, banyo saati, oyunu bırakma, aktiviteler arası geçişlerde daha sık olabilir. Her çocuk; engellenme anında ya da talepleri karşılanmadığında inatçılık, didişme, öfke, çevreye saldırganlık, kendisine zarar verme vb davranışlar sergileyebilir ancak beklenmeyecek sıklık ve yoğunlukta olması klinik olarak anlamlıdır. Bu problemi sık yaşayan ailelerin öncelikle çocuklarını gözlemeleri, öfke nöbeti ortaya…

  • Çocuk - Gelişim,  Gazete

    Doğum Sonrası Depresyon ve Çocuğa Etkileri

    Gebelik ve doğum sonrası dönemde birçok bedensel ve psikososyal değişim yaşanır. Örneğin; yapılan araştırmalar göstermektedir ki doğum yapanların yaklaşık yüzde onunda “doğum sonrası (postpartum) depresyon” görülmektedir. Mutsuzluk, isteksizlik, halsizlik, sinirlilik, uyku ve iştah bozulmaları vs. gibi klasik depresyon belirtileri ile farkedilir. Genellikle doğumdan sonraki ilk yıl içinde, seyrek olarak ikinci yılda görülür, en sık olarak da 2-8.haftalar arasında başlar. Doğum yapan her 10 kadından birisinde ortaya çıktığı bilinir ancak çoğu kez teşhis edilemez. Neden(ler)i de henüz bilinmemektedir. Östrojen, progesteron dengesindeki değişimler, hipofiz-hipotalamus eksenindeki hormonal değişimler, CAMP, triptofan vb maddelerin döngülerinde değişimleri sorumlu tutan araştırmalar yayınlanmıştır. Yaşamsal stresler, evlilik sorunları, istenmeyen gebelik, özgüven eksikliği, başka sağlık sorunları, geçmişte depresyon yatkınlığı, erken…

  • Çocuk - Aile ve Okul

    Bilgisayar, İnternet ve Çocuklarımızın Güvenliği

    Teknoloji çağında yaşıyoruz. Evlerimizde ve işyerlerimizde, konforumuzu arttıran ve zaman kazandıran birçok nesne var. Bilgisayar da bunlardan bir tanesi, hatta son yıllarda başta geleni. Masaüstü, dizüstü, avuç içi derken, son olarak cep telefonlarına da yerleşti bu ayartıcı nesne. Artık yanımızda taşıyabildiğimiz bu teknoloji sayesinde birçok ev bilgisayar zengini oldu, hatta bazıları internet kafeden farksız. Bilgisayarların bu kadar yaygın olduğu günümüzde çocuklarımızın da bu büyülü makine ile içiçe olması kaçınılmaz. Basitleştirilen teknolojisi sayesinde küçücük çocuklar bile rahatça kullanabiliyorlar. Söz konusu olan gelişme çağındaki çocuklar olunca; haklı olarak bütün anne babalar hem bu teknolojiden çocukları maksimum düzeyde yararlansın istiyorlar, hem de olası sakıncalarından zarar görmesin istiyorlar. Bilgisayarlar üç temel amaçla kullanılıyor günümüzde:…

  • Anne Babalara Kısa Kısa

    Okuma Yazmayı Öğrenme Zamanı

    Okula giden çocukların okuma yazmayı öğrendikleri ortalama bir süre vardır. Normal koşullarda; ülkemiz okullarında okuyan çocuklar 1. sınıfın ilk döneminin sonlarında (Kasım ve Aralık ayları gibi) okuma yazmaya başlarlar. Kimi anasınıflarında 6 yaş grubuna da alfabede yer alan harfler öğretilmektedir. Çocuğun okuma yazması 1. sınıfın ikinci dönemine ve daha sonrasına kalır ise öğrenmeyi bozan bir neden olup olmadığı araştırılmalıdır. Böyle durumlarda zeka geriliği, disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu başta olmak üzere pek çok gelişimsel ve ruhsal problem araştırılmalıdır.

  • Çocuk - Aile ve Okul,  Gazete

    Çocuğunuzla Günü Konuşmak (Paylaşmak)

    Günümüzde modern ailenin en büyük problemi zaman baskısı olsa gerek. Her iki ebeveynin de çalışması,şehir trafiği, yoğun okul temposu, rekabetçi iş yaşamı, tek ebeveynli aile yapısı vb birçok etken ailelerin yaşam temposunu ciddi şekilde etkiliyor ve aileler üzerindeki zaman baskısını da daha çok arttırıyor.Bu yüzden de anne babaların birbirleri ile yeterince zaman geçirmeleri ya da günümüzün moda deyimi ile birbirlerine kaliteli zaman ayırmaları giderek güçleşiyor. Oysa anne ya da baba ile beraber; yaşanan günü “şimdi ve burada” mantığı ile konuşmanın bir çocuk için ne kadar değerli olduğu tartışılmaz bir gerçek. En başta; karşılıklı diyaloğun olduğu bir eşit iletişim biçimi çocuk ya da ergen için eşi benzeri bulunmaz bir “ayna” işlevi…